Koronavirüsle mücadele sürecinde devletin günlük maliyeti 2 bin 500 TL civarındaki yoğun bakım hastaları için 850 TL verdiğini belirten Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat, “Bu zararla ayakta kalmak mümkün değil” dedi
Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayısı 800 bine yaklaşırken, en az 37 bini aşkın kişi yaşamını yitirdi.
Türkiye’de de hızla yayılan virüs 10 bini aşkın kişiyi enfekte ederken, resmi rakamlara göre hayatını kaybedenlerin sayısı 168’e ulaştı.
İçinde olunan süreç için “3. Dünya Savaşı” benzetmesi yapan Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat, “Bu savaşın askerleri sağlık personeli, mühimmatı tıbbi cihazlar, karargâhı ise hastanelerdir. Savaşta özelmiş, kamuymuş, üniversiteymiş, yurt içi kaynakmış, yurt dışı kaynakmış konuşulamaz. Savaşın sağlıklı sürdürülebilmesi için insan kaynağı, malzeme kaynağı ve bina kaynağı çok değerlidir. Bu savaşın en az kayıpla kazanılması esastır. En çok korunması gereken sivil halk, sonra da sağlık ordusudur” dedi.
“Son 5 yıldır yabancıdan kazanıp, yerli hasta için çözüm yaratıyorduk, artık çözümümüz kalmadı”
Özel hastanelerin son 5 yıldır yabancı hastalardan elde edilen gelirle ayakta kaldığını söyleyen Bahat, küresel salgın nedeniyle gelir kaynaklarının kesildiğini anlattı:
2,5 milyon dolarlık sağlık turizmi gelirimiz vardı. Aslında son 5 yılda yabancıdan kazanıp, yerli hasta için çözüm yaratıyorduk, artık çözümümüz kalmadı. Zaten hastalardan ve mağdurlardan para kazanmıyorduk, sağlığına iyi bakmaya çalışanlardan, hastanelerde check-up, test, estetik gibi işler yaptıranlardan para kazanılıyordu. Karaciğer, kalp nakli, kanser ameliyatları gibi işlemler, yoğun bakımlar ve acil servis zaten kârlı değildi. Kârlı işlemler ise tümüyle yok oldu. Hastane sahipleri olarak biz bile ‘Bu işlemler için gelmeyin’ diyoruz.
“Büyük hastanelerin geliri yüzde 90, küçük hastanelerinki yüzde 70 düştü”
Koronavirüs ile mücadele sürecinde büyük hastanelerin gelirinin yüzde 90, küçük hastanelerinkinin yüzde 70 düştüğünü belirten Bahat, “Sağlık sektörü en ihtiyaç duyulduğu anda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya, İtalya gibi olmadan devlet çözüm bulsun” çağrısı yaptı.
“İlaç, malzeme alamazsak neyi kullanacağız? Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri kadar stratejik bir sektörüz”
Kârlılıklarının kalmadığını vurgulayan Dr. Bahat, kontrollü bir zarara bile razı olduklarını söyledi:
Yurt dışı alacaklarımızı alamıyoruz çünkü bu bela tüm dünyada var. Bankalar kredi taleplerimizi geri çeviriyor. Personel maaşı, giderlerimizin yüzde 55’ini oluşturur, bu da 3-3,5 aylık maaş demektir. Böyle bir kaynak kimsenin cebinde yok! Bunu geçen ay verdik, belki yüzde 20 eksiğiyle bu ay da veririz. Nisan ayının maaşını Mayıs ayında verirken, biz kaynaksız kalırız ve biz kaynaksız kalırsak devlet ve halk askersiz, silahsız kalır. İlaç, malzeme alamazsak neyi kullanacağız? Kamu sağlığının tehlikeye girmesini engellemek için söylüyorum, hızla bir çözüm bulunmalı. Sektörümüz hiçbir kâr amacı gütmüyor, kaldırabileceğimiz kontrollü zarara bile razıyız. Bu dönemde bu sektörü ayakta tutmakta kamu menfaati var. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri kadar stratejik bir sektörüz.
“Bir tarafta ölen, bir tarafta aç kalan var”
Sağlık Bakanlığı’nın “Personele 3 ay boyunca tavan ücretten ek ödeme yapılacak” dediği dönemde, canla başla çalışan sağlık görevlilerinin mevcut maaşını dahi düşüren özel hastanelere ilişkin ise Bahat, şu ifadeleri kullandı:
Sağlık personeli inanılmaz haklı. ‘Ben sahadayım, çalışıyorum, üretiyorum, ciro beni ilgilendirmez, ben maaşımı istiyorum’ diyor. Sonuna kadar haklı, tüm gün koronavirüs hastalarıyla uğraşıyor ama hastane geliri azaldı diye maaşı düşürülüyor. Para yok. 5 yıldır düzenli zarar eden, yabancı hastaya angaje olmuş bir sağlık sistemi vardı. Şu an korona dışında hasta gelmiyor, çoğu acile, yoğun bakıma geliyor, burada da fark alınmıyor. 3. basamak yoğun bakımda bir koronavirüs hastasına bakmanın günlük 2 bin-2 bin 500 TL maliyeti var, devletten alınan 850 TL! Diğer hastalar için de 190 TL. Sen hastaya giderken 600 TL tuluma harcıyorsun zaten! Burada düzenli bir zarar var. Yoğun bakıma aldığım hastanın ilacına, malzemesine, tedavisine zararı göze alarak yoğun kaynak ayırdığım için, elimde kaynak kalmıyor ve bu sefer personelime hak ettiği maaşı bile veremiyoruz. Askeri cepheye gönderiyorsunuz ama karısının ve çocuğunun yemek yemesi için para vermiyorsunuz! Bir tarafta ölen, bir tarafta aç kalan var. Türkçesi ‘Öleni öldürmemeye çalışıyoruz.’
“Devlet buna kaynak ayırsın, acil çözüm bulsun”
Devletin bu duruma ivedilikle çözüm bulmaması halinde özel hastanelerin süreci daha fazla kaldıramayacağını ve sağlık sektörünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını belirten Op. Dr. Reşat Bahat, “Vatandaşın ve şirketlerin bir yedek akçesi yok, devlet yeterli kamusal kaynak ayırsın. Bu dönemde özel sektörden kâr eden olursa, devletin el koymasına da razıyız. Kamu hastanelerinde doktora, hemşireye kaç lira veriliyorsa, bizim ödeyemediğimiz kısmı bu dönemde kamu ödesin. Malzememizi, elektriğimizi kamu ödesin, biz de bu hizmeti (koronavirüs hastasından fark almadan) bedelsiz sunalım” dedi.
“Biz hala çok şanslıyız, en azından ekonominin çözebileceği işleri konuşuyoruz”
İtalya’da, İspanya’da parayla bile sağlık hizmeti alınamaz hale gelindiğini, doktorların ‘hangi hasta yaşayacak, hangisi ölecek’ şeklinde ayırım yapmak zorunda kaldığını hatırlatan Reşat Bahat, Türkiye’de ise ekonominin çözebileceği bir sorundan bahsedildiğini belirterek, hala şanslı durumda olduğumuzu kaydetti.