Artan Maliyetler Nedeniyle Birçok Özel Hastanenin Yoğun Bakım Ünitesinin Kapısına Kilit Vuruluyor
Pandemi döneminde devletin yaptığı ödemenin azaltılması ve artan maliyetler nedeniyle özel hastaneler yoğun bakım servisleri ya küçültülüyor ya da personel bulamadığından çalıştırılmıyor. OHSAD Başkanı Bahat yaşanan sıkıntıyı anlattı
Her yaşanan afet ve salgın on binlerce insanın yaralandığı hastanelerin kapasitesinin ne kadar önemli olduğunu her seferinde gözler önüne seriyor.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem başta olmak üzere afetlerde bazı hastanelerde hasar görebildiğinden kimilerinden faydalanmak mümkün olmuyor. Bu nedenle alternatiflerin fazla olması gerektiği ifade ediliyor. Özel hastaneler, vatandaşların bütçelerini zorlayabilen fiyatlarına rağmen bu alternatiflerden kabul görüyor. Tabii ki çok sayıda kişinin müdahaleye ihtiyaç duyduğu bir ortamda faydalı olabilmeleri için de yeterli tıbbi alt yapıya ve yoğun bakım servislerine sahip olmaları şart.
Türkiye’de özel hastanelerin sayısı 600’e yaklaşıyor.
Ancak son aylarda özel hastanelerin çoğu, yoğun bakım servislerini ya kapatıyor ya da küçültüyor.
Gerekçe ise artan maliyetlerden dolayı yoğun bakım servislerinin giderlerini karşılayamamaları.
Türkiye’nin yoğun bakım potansiyelinin yüzde 40’ını özel hastaneler karşılıyor
Bu durumu Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı Dr. Reşat Bahat, Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
“Özel hastanelerin yoğun bakım servislerini kapattığı iddia ediliyor. Böyle bir durum var mı” sorumuza Bahat, “Kesinlikle var” diye cevap verdi.
Bahat’ın verdiği bilgiye göre Türkiye’nin yoğun bakım potansiyelinin yüzde 40’ını özel hastaneler karşılıyor. Bunların çekilmesi halinde bu açığın devlet hastanelerince tam anlamıyla karşılanması kolay değil.
“Maliyetler çok arttı”
Sıkıntının birinci nedenin artan maliyetler olduğunu belirten Bahat, “İşçi maliyetlerimiz yüzde 55, enerji maliyetlerimiz yüzde 300 arttı. Tıbbi malzeme ve ilaç giderlerimizdeki artış oranı ise yüzde 150’yi buldu” dedi.
Sağlık uygulama tebliğ (SUT) fiyatının yüzde 50 düştüğünü ifade eden Bahat, “Kovid-19’dan dolayı bir ödeme yapılıyordu. Onu da aşağıya çektiler. Bu durumda yoğun bakıma aldığımız her hasta için en az devletin verdiği kadar cepten veriliyor” diye konuştu.
“Sorun pandemide yapılan ödemeler yarı yarıya azaltılınca kriz başladı”
Bahat, sorunun pandemi ödemelerinin kalktığı 8 ay önce başladığını belirterek, “Biz bunu her defasında anlattık. Çünkü yarıya indirildi fiyat. Zaten maliyetlerimiz korkunç derecede artmış. Verdikleri ve zar zor yeten parayı da düşürdüler. Artık işletmeler ne kadar zarar ettiklerini gördüler. İşin kötü tarafı zararlarını telafi edecek bir kaynakları yok” ifadelerini kullandı.
“3 aydır artış bir türlü imzalanmıyor”
Özel hastanelerin yoğun bakım yataklarını kamunun yetmediği anlarda kamudan hasta almak için fazladan bulundurduklarını hatırlatan Bahat, şunları kaydetti:
“Şu anda her hastane artık yoğun bakım yataklarını sadece kendi ihtiyaçları kadar bulundurma yoluna gitmeye başladı. Biz bu halk sağlığını tehdit eden durumu defalarca Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve Maliye Bakanlığı’na söyledik. Cüzi bir artış için bir çalışma yaptılar ama 3 aydır bu artış bir türlü imzalanamıyor. Cumhurbaşkanlığımızdan da çıktığı söyleniyor ama bir türlü imzalanamıyor. Garip bir şey var yani.”
“En az 300 hastane servisleri küçülttü, diğerleri de personel sıkıntısı yaşıyor”
Bahat’a göre bilinen 25 büyük özel hastanenin kısmi anlaşma yasaklandığı için SGK anlaşmasından çıktı. Bunlar yoğun bakımlarını da küçülttü. Diğer 550 hastaneden de muhtemelen en az 300 tanesi yoğun bakım yataklarını azalttı.
Azaltmayan hastanelerinde çalıştıracak personel bulamadığını ya da doktor tutamadığını öne süren Bahat, yaşanan sorunu şöyle anlattı:
‘’Yani yatak ve cihaz var. Fakat personelin giderini karşılama ve maaş ödememe sorunu nedeniyle yoğun bakım ünitelerinde personel azaltılıyor. Doktor görevlendirmede sorunlar yaşanıyor. Kamuda bir yoğun bakım doktoruna net 60-65 bin veriliyor. Onun brütü bize 120 bin liraya ulaşabiliyor. En az üç vardiya halinde üç doktor çalıştırmak lazım. Her doktora 3 kişilik ekip kurmak lazım. Bir hastaya iki hemşire düşüyor. Ortama steril hava üflüyorsunuz. Şartlandırılmış havası var. Oranın enerji maliyetleri var. Makinelerinin giderleri var. Amortisman giderleri var. Yüksek teknoloji var. Oksijeni, başka gazları, antibiyotikleri, kan ürünleri var. Büyük bir maliyeti var. Bunları almaya kurumların gücü yok. Yani aldığımız para bunu karşılamıyor. Biz yoğun bakım yataklarını yine itibar için bulundururuz ama aldığımız her hasta için günlük 1500 lira da cebimizden harcıyoruz. Bunu aylardır, yıllardır koyuyoruz. Yani diğer alanlarda da kazanamıyoruz artık. Kovid’den sonra denge bozuldu.’’
“Fiyatların güncellenmesi lazım”
“Peki çözüm nedir?” Bahat’a göre bunu cevabı net. Öncelikle sosyal güvenliğin ödediği fiyatları güncellemesi lazım. Yoğun bakımların düzgün denetlenmesi gerekiyor. Gerçekten yoğun bakımlık olan hastaların yoğun bakımda tutulması şart. Özellikle kamunun yoğun bakım için gönderdiği hastalar, yoğun bakım işlemi bittikten sonra kamuya tekrar geri alınması lazım.
“Birçok özel hastane yoğun bakım servisini kapatmayı planlıyor”
Yine bir özel hastanede çalışan ancak adının verilmesini istemeyen yoğun bakım servisi yetkilisi, maliyetler nedeniyle birçok özel hastane yoğun bakımlarını ya kapattığını ya da kapatmayı planladığını söyledi.
“Yoğun bakım hastalarının tek geliri SGK ödemeleri” diyen yetkili, “SGK 2. basamak bir hastaya 841, 3. basamak bir hastaya bin 585 lira günlük ödeme yapıyor. Ancak sadece 2. basamak bir hastanın personel gideri yaklaşık 950 lira. 3. basamak bir hastanın personel gideri ise bin 200 lira civarında. Çünkü mevzuatlar ile ‘yoğun bakımda kaç hastaya bir hemşire bakacağına kadar’ şartlar belirlenmiş durumda” diyerek diğer giderlerin de eklenmesiyle maliyetlerin karşılanamayacak düzeye geldiğini ileri sürdü.
20 yataklı bir yoğun bakımın aylık zararı 400-900 bin lira
Bundan 1,5 yıl önce SGK’nin 3. basamak bir hasta için bin 830 TL verdiği halde (pandemi farkı dahil) bugün ise daha düşük bir ücret verdiğini öne süren yetkili, şunları söyledi:
“Kısacası yoğun bakımlar büyük zarar eden yerler haline geldi. 20 yataklı ortalama bir yoğun bakımın aylık zararı 400 ile 900 bin lira civarında. Bu da verilen sağlık hizmetlerinde aksamalara yol açıyor. Ocak 2023’te bir zam beklentisi vardı ancak gerçekleşmedi. Muhtemelen deprem nedeniyle zam daha da ertelenecek. Bu durumda yakın zamanda birçok özel hastanede, ciddi ekonomik kayıp yaşatan yoğun bakımların kapanması veya kapasite azalması ile karşılaşabiliriz.”
Kaynak: İndependent Türkçe